8 Kasım 2014 Cumartesi

Üstü Kalsın


Post sıklığı azaldıkça Blogger hemen arkasını dönüyor insana; istatistikler yerle bir olmuş yine! Hemen paylaşım yapalım o halde! Bunu siz istediniz hain gencolar!

Uzun süredir okumayı planladığım ama bir türlü sırayı kendisine getiremediğimiz bir yazarımızdı Cemil Kavukçu. Nihayet geçen Cumartesi günü 5-6 saat içinde okudum yeni kitabı Üstü Kalsın'ı. Hay okumaz olaydım! Cemil Kavukçu'yu böyle tanımamalıydım. Adını deşifre etmek istemediğim biri bana "Cemil Kavukçu ve Yekta Kopan bitmiş artık!" demişti de ben inanamamıştım. Yekta Kopan'ın son kitabı İki Şiir Arasında'yı henüz okumadım ama Cemil Kavukçu bence de bitmiş ya da keşke hiç başlamasaymış, bilmiyorum. Bir de Can Yayınları'ndan yayınlanan kitabın arka kapağında Cemil Kavukçu için öyle iddialı sözler yazıyor ki insan hayal kırıklığına uğruyor ister istemez.

104 sayfalık kitap 9 öyküden oluşuyor. İkinci, üçüncü ve dördüncü öyküler birbirleriyle paralel; devam niteliğinde ama diğer öykülerin birbiriyle alakası yok. Onlar bağımsız takılmayı tercih etmişler. Benim kitapta fark ettiğim bir nokta da şu ki her öykü ayrı bir hayvan üzerine kurgulanmış, adeta "jungle"!

Yaratıcı yazarlık konusundaki eğilimi nedir bilmiyorum ama Cemil Kavukçu'nun bu alanda biraz daha antrenman yapması gerektiği kaçınılmaz bir gerçek; gereksiz kelimeler sarmış ortalığı. Okura olanı biteni göstermeyi bırakıp anlatmış da anlatmış. Y kuşağına bu kadar fazla bilgi vermeye gerek yok dostum. Kitabın 56. sayfasında yazma seminerlerinden ve hocalardan bahsetmiş ama detayını bilmiyorum açıkçası.

Can Yayınları da yapmış yapacağını, redaksiyon hatalarıyla dolu kitap!

İlk öyküyü okuduktan sonra kitaba not almışım "Ayı Tombik'in 'yok artık Lebron James' dedirten öyküsü" diye. Ben olsam bu öykünün başlığını değiştirirdim. Şerare isimli öyküdeki "iki nokta üst üste" ve Üstü Kalsın isimli öyküdeki "Hay-Hay" Leitmotiv olarak kullanmış.

Sayfa 69'da "Elektrikli çaydanlığa su koyup altını yaktım." yazıyor. Bu cümle biraz mantık dışı olmuş. Çünkü elektrikli çaydanlık ocağa benzemez; altı yakılmaz. Çaydanlığın fişi prize takılıp düğmesine basılabilir ancak. X kuşağının Y kuşağıyla teknoloji konusundaki imtihanı!

Yukarıda yazdıklarımın hepsini görmezden gelelim. Ruhsavar Topu isimli öyküde artık "Yapma be Cemil Abi, Gregor Samsa'yı hamamböceği yapma!" dedirtti bana. Gregor Samsa hamamböceğine dönüşmedi ki! Ah işte, herkes Kafka'yı anlayamaz bebişim! Franz Kafka'nın orijinal ismi Almanca Die Verwandlung olan eserini Ahmet Cemal dilimize Dönüşüm olarak çevirmiş ve Can Yayınları'nın yayınladığı kitabın önsözünde neden bu kelimeyi seçtiğini okura güzel güzel anlatmıştır. Ama Cemil Abimiz ne yapmış? Koskoca Dönüşüm olmuş size Değişim! Ahmet Cemal'i hiçe saymış. Siz hiç metamorfozu değişim olarak kullandınız mı hayatınızda?

Özetle, ben bu kitabı okuduğuma pişman oldum.

Nitelikli bir eser okumanın derdindeyseniz bu kitabı pas geçin.

0 yorum:

Yorum Gönder