12 Aralık 2014 Cuma

Dünya Ağrısı


"İnsan bir uçurumdur."

Vay anasını sayın seyirciler... Uzun zamandır Ayfer Tunç okuyamamıştım. Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine okumaya başladım Dünya Ağrısı'nı. Kitabı alalı bir süre olmuştu aslında -birinci baskıya yetişebildim- ama kütüphanede bekliyordu öylece. Tavsiye gelince çekip çıkardım bulunduğu yerden hemen. İyi ki de öyle yapmışım. 30 Kasım'da Aydın'dan Bursa'ya dönmeye çalışırken otobüste okumaya başladım kitabı, 9 Aralık'ta Belçika'nın Leuven şehrinde bitirdim. Bu kitap da Avrupa görmüş oldu sayemde.

Romanın esas kahramanı Mürşit... Babasının ölümüyle İstanbul'daki üniversite eğitimini yarıda bırakıp annesinin ve kız kardeşlerinin yanına memleketine dönmüş. Hiçbir zaman yapmak istemediği baba yadigari otelin başına geçmek zorunda kalmış. Şükran'la evlenmiş ama hiç aşık olmamış. Sevmiş. Aşık olmayanlar sevmek zorunda kalır zaten değil mi?   

Bir gün otele bir madenci geliyor, ilçede altın arama bahanesiyle kurulan madende çalışan mühendis Uzay. Mürşit ve Uzay bir süre sonra dost oluyorlar, her akşam rakı içmeye, dertleşip dünya ağrılarını dindirmeye çalışıyorlar. 

"Gerçeğin kuyusu bir cehennem. Ömrümüz gerçeğin kuyusuna inmemek için mücadele etmekle geçiyor. Sen bu yüzden kendini başkalarının kuyusuna atıyorsun, ben bu yüzden başımı alıp gidiyorum. Kendi kuyumuza inip kendimizi tanımak istemiyoruz. Biliyoruz ki çünkü ne kadar aciz, zavallı, korkak, tiksindirici olduğumuzu. Ama bilmek istemiyoruz."

Varoluşundan sıkılmış bir kahraman Mürşit. Kitap son dönemde okuduklarım arasından Hakan Akdoğan'ın Varlık ve Piçlik isimli kitabına çok benziyor. Varlık ve Piçlik'te de aynı dertten muzdarip Derman, ağrısını Kaplan Bar'da dindiriyor. Mürşit de Atlantik'e gidiyor sıklıkla.

"İnsan öyle filmlerdeki gibi dersini alıp değişmiyor, kafaya darbe yiyip aklı başına gelmiyor. İnsan hamurundaki mayayı değiştiremiyor, hamur bir parça sakinleşiyor sadece, o kadar, belki de yaşlandığı içindir."

Özgür. Mürşit'in oğlu. 19 yaşında. Kendi ağrısını oğlunda dindirmeye çalışıyor Mürşit. Kaderi kendisine benzemesin diye oğlunu üniversiteye göndermek için çok çabalıyor ama nafile. Özgür dedesi gibi dedesinden kalan oteli adam etmek için çalışıp didiniyor, babasının tüm gayretlerine inat!  

Daha fazla detay vermeyeyim kitaba dair. Merak edin, okuyun. Yazarlık hayatının yirmi beşinci yılında on numara beş yıldız roman yazmış Ayfer Tunç. Daha fazla bilgi için alttaki linkleri değerlendirelim:

Cumhuriyet Kitap: Ayfer Tunç'tan Dünya Ağrısı

TimeOut İstanbul: Ayfer Tunç Dünya Ağrısı

Egoist Okur: Ayfer Tunç'tan Dünya Ağrısı
 
"Hayat, kayaç katmanları gibi parçalarına ayrılan değersiz bir kütledir."

"Dünya bir gölgelik, soluklandık, gideceğiz, gerisi boş."

0 yorum:

Yorum Gönder