1 Aralık 2014 Pazartesi

Hızlandıkça Azalıyorum


Paylaşım yapmaya ara verdik diye hemen ihanet etsin zaten sevgili Blogger istatistikleri! Hello evribadi, ay em beck! Bu aralar okuyup okuyup biriktirdiğim ama bir türlü paylaşmaya fırsat bulamadığım kitaplar var. Madem kocayı evden bir süreliğine uzaklaştırdık, fırsat bu fırsat deyip başladım yazmaya. Okuduklarımı zamanında paylaşmazsam aklımda hiç bir şey kalmıyor ayrıca, bitirir bitirmez yazmak lazım yani.

Bir de bu aralar dergi mesaisi yapıyorum resmen. Altyazı, KAFA, OT Dergi, KafkaOkur, At Kafası, PsikeArt derken kitap okumaya fırsat kalmıyor çoğu gün. Ama yine de pes etmiyoruz sayın okur, hayatın her köşesine yetişiyoruz bir şekilde. Eksik kalırız yoksa mazallah!

Hakan Hoca'nın Varlık ve Piçlik söyleşisinde paylaştığı bir kitaptı benim için Hızlandıkça AzalıyorumJaguar Kitap yayınlamış; orijinal dili Norveçce. Çevirmenin klavyesine sağlık! Ne insanlar var yahu, adam Norveçce biliyor; saygı duyulası. Ben de kitabı D&R'da görünce aldım hemen. Ama okuma hızım kitabı alışımla doğru orantılı olmadı maalesef. 14 Kasım'da başlayıp 30 Kasım'da bitirdim.

Kitabın ana karakteri Mathea Martinsen. Yaşlı, yalnız ve toplumsal bağları zayıf bir kadın. Mathea insanlardan korkuyor, iletişim kurmaya çekiniyor, üzerinde saatlerce düşünmeden Epsilon adını taktığı kocasından başkasına bir cümle olsun laf etmiyor. Kapı komşusunun bile onu fark edemeyeceği kadar görünmez olduğunu hissediyor, çünkü kendisi görünmez olmak için ekstra bir çaba harcıyor adeta. Fark edilmemek için keskin bir parfüm bile kullanmıyor yıllar boyunca.

"Memento mori, öleceğini hatırla! Benim de hastalığım bu." diyerek panik atak olduğuna dair sinyaller veriyor okura. Descartes'ın "Düşünüyorum, öyleyse varım." fenomenini, dişlerini kaybettikçe "Gittikçe azalıyorum." şeklinde yorumluyor. Ben de komikliğe, şakalara başlıyorum böyle kalıpları okuyunca; "Koştukça zayıflıyorum." diye .

H. C. Andersen'in "Gezmek yaşamaktır." sözünü alıntılıyor ve benim aklıma da hemen bir çingene atasözü olan "Evde oturan erken ölür." geliyor bebişim. Mathea o kadar karamsar ki yeryüzünde yaşanan her mutlu anın kederle ödenmek zorunda olduğuna inanıyor.

Çilek reçeli seven Mathea, ağzı sımsıkı kavanozları açamadığından, reçeli satın aldığı marketin kasiyerinden yardım istemeye karar veriyor. Yanına gitmek konusunda dakikalarca düşündüğü kasiyer onun farkına bile varmıyor. Yüzüne bakmadan reçeli kasadan geçirip işlemini yapıyor. Ve Mathea'nın hayatının dönüm noktası da bu an oluyor. Kendisini giderek daha fazla ölüme maruz bırakması gerektiğine karar verip duyarsızlaştırma tedavisine başlıyor. Keskin kokulu parfümünü nabız noktalarına sıkıyor, yetmiyor havaya sıkıp içinden geçiyor. Tam da Rüzgar Mira Okan'ın bize anlattığı gibi! 

"İnsana kendisini en iyi hissettiren şey, başkalarını ezmek değil mi?"

Kitapla ilgili güzel yorumları okumak isterseniz buyrun lütfen:

Görünmemek Biraz da Kendi Tercihi

Yalnızlık Gittiğin Yoldan Gelir

Öleceğini Hatırla!





0 yorum:

Yorum Gönder