17 Ağustos 2015 Pazartesi

Gizli Ajans


Alper Canıgüz'ün varlığını öğrendiğim an Oğullar ve Rencide Ruhlar, Alper Kamu Cehennem Çiçeği ve Tatlı Rüyalar'ı arka arkaya okumuştum. Yazarın yayınlanan şimdilik sadece dört kitabı olması nedeniyle Gizli Ajans'ı kuytu bir köşeye saklamış ve okumamıştım. Ama bu yılki okuma listemin artık didaktikleşmesi ve yaz mevsimiyle alakası olmayan darlayıcı bir hal alması nedeniyle hemen devreye soktum kendisini cankurtaran babında.

"Borges ile Kemalettin Tuğcu'nun aynı kişi olduğunu öğrendiğimde, hayatta bundan daha korkunç bir gerçekle karşılaşamayacağımı düşünmüştüm." diye başlıyor kitap. Zaten bu kadar can alıcı bir cümleden sonra da akıp gidiyor.

Bir gecede okunabilecek, süper, über, hiper akıcı bir roman; Gizli Ajans!

Her türlü alavere dalavereye gelen ana kahraman Musa ve olayların şekillenmesini sağlayan yan karakterler. Yine bir psiko-absürd üslup ve dil.

Alper Canıgüz, dinlediğim en mütevazı, en komik ve en akıllı yazar. Keşke o hep yazsa da alıp alıp okusak.

Tüm Alper Canıgüz kitaplarını mutlaka okuyun, okutun efendim.
Hatta sevdiklerinize de alın, hediye edin. O derece güzel yani.
Tıpkı Cem Yılmaz'ın şovları gibi, komiklikler, şakalar ve bol bol sürprizli sonlar.

"Düz bir çizgi çekmek istiyorsan, asla kalemin geçtiği yere değil, ulaşacağı noktaya bakmalısın."

Tante Rosa


Bu hafta sonu okuyabildiğim kitaplardan biri de Sevgi Soysal'ın İletişim Yayınları'ndan basılan kitabı Tante Rosa oldu. 2009 yılında eski işyerimde bir arkadaşımın elinde görmüştüm bu kitabı. Sanırım kitap, kapağındaki yazarın kocaman resmi nedeniyle itici gelmişti bana. O zamanlar Sevgi Soysal'ı da bilmiyordum açıkçası. O nedenle alıp okuyabileceğim kitaplardan biri olmadığını düşünmüştüm. Bakın siz de üstteki fotoğrafa, haksız mıyım yani? Bugün dürüstlükle yanıldığımı itiraf edebilirim.

Bugün ofiste bir arkadaşım bana "Sen çok kitap okuyorsun, okuma!" dedi. Böylesini de yeni gördüm, duydum. Ben okudukça rahatlıyorum, okuyamadıkça da darlanıyorum. Ah bir de bunun farkına varılsa değil mi ama?

Tante Rosa, Sevgi Sosyal'ın kızı Funda Sosyal'ın önerdiği ilk Sevgi Soysal kitabıdır. Onu anlamak için ilk bu kitabı okumak gerekir. Sevgi Sosyal o dönemde bu kitabı yazdığı için çok eleştirilir. Çünkü Tante Rosa yabancıdır, ahlaksızdır, meydan okuyucudur. Türk kültürüne taban tabana zıt davranışlar sergilediği için karakter yazar tarafından Ayşe Teyze olarak değil de Tante Rosa olarak yaratılmıştır.

Kitabı okudukça Küçük Prens, Küçük Kara Balık gibi masal kitaplarına benzettim dilini. İçindeki çizgi resimler de ayrıca harika. Tüm öykülerde Sizlerle Başbaşa isimli bir dergiden bahsedilir. 

Aslında Tante Rosa, yazarın teyzesi Rosel'in kişiliğinden yola çıkarak birbirine bağlı öykülerden oluşan kitabıdır. Sevgi Soysal'ın çizdiği Tante Rosa portresi ancak modern toplumda varolabilecek ve okuyan her kadına tanıdık gelen bir kadındır.

"Tante Rosa bir kapı dışarı atılmadır."


Gazze Blues


Selam. Bu ara okuma hızım arttı yine. Hafta sonunu 3 kitapla kapattım. Hatta dördüncü kitabın da yarısına geldim. Kitap okuma hızımın azalma nedenini buldum. Yolculuklarda daha az şehirler arası otobüs kullanmaya başladığımız için artık kitap okuyamıyorum. Ama bu hafta sonu Kuşadası'na yalnız seyahat ettim ve doya doya okudum efendim.

Bir günde bitirdiğim kitaplardan biri Gazze Blues. İsrailli yazar Etgar Keret ve Filistinli yazar Samir El-Youssef'in savaş sırasında artık savaş karşıtı imza toplamaktan başka bir şey yapmak adına yazdıkları bir kitap. Kitabın ilk yarısı Keret'in kalan yarısı da El-Youssef'in gözünden savaşı anlatıyor.

Ben daha önce Etgar Keret'ten Buzdolabının Üstündeki Kız ve Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü isimli kitapları okumuştum. Bu kitap içerik ve çıkış noktası olarak o kitaplardan biraz farklı olsa da kesinlikle üslup ve dil açısından yine benzer keyfi veriyor.

Meraklısına tavsiye edilir.

Ayrıca, "İki tür insan vardır, duvarın yanında uyuyanlar ve onları yataktan aşağı iten birinin yanında uyuyanlar."

Tokyo Uçuşu İptal


İnsan bir kitabı okuyacağım diye bu kadar mı heyecanlanır arkadaş, böyle sapıkça davranışlara gireniniz yoktur umarım! Şirket kütüphanesine en çok kitap bağışını ben yapmışım, vay anasını! Kendim adına mutlu oldum, kitaplarını başkalarıyla paylaşmayan arkadaşlar adına da üzüldüm. Güzellikler paylaştıkça çoğalıyormuş gerçekten. Nasıl mı? En çok kitabı bağışlayan olunca bana takdir tanıma yapmaya karar vermişler ve ödülüm de D&R'dan 100 TL'lik hediye çeki, olleytooo!

Meblağ çok sevinecek kadar yüksek değil belki, ortalama 4 kitap alacak kadar bir miktar ama en azından gidip 4 kitap seçip getirmemişler. "Al bacım, git bununla kendini istediğin gibi zehirle" özgürlüğünü vermişler bana. Bugüne kadar bana kitap alan çok arkadaşım oldu, var olsunlar. Ama o kitapların hiç birini okumadım. Ben kitabı okumaktan çok kitapla ilgili süreci seviyorum -evet, manyağım-. Hangi kitabı alacağıma karar vermek, idefix puanına bakmak, kitapla ilgili yorumları okumak, o kitabı gidip almak, bulamamak, internetten sipariş etmek... İşte bunlar tam da benim gibi bir manyağa göre!

Artık kitap alabilmem o kadar kolay olmuyor. Kütüphanemin üçte biri ablamda, diğer üçte biri şirkette, kalan üçte biri de bende olmasına rağmen artık kütüphanede yer kalmadı. Kitaplar raflarda önlü arkalı iki sıra halinde duruyor. Raflar göbeğinden bel verdi adeta. Kocamaaaaan bir kütüphane almak için kocamaaaan bir evde yaşamamız gerekiyor maalesef. Hal böyle olunca mevcut kitaplarımın hesabını bilemez oldum. D&R'a beşinci gidişimde alabildiğim 5 kitaptan ikisi yine evde mevcuttu. Olabiliyor tabii bazen böyle şeyler.

Yine evde olan kitaplardan birini aldığımı fark edince gidip değiştirdim bu kez. Onun yerine Rana Dasgupta'nın Metis Yayıncılık'tan yayınlanan Tokyo Uçuşu İptal isimli kitabını aldım hemen. Bunun evde olmadığından eminim. Zira 2005 yılında yazılan kitap 2015 yılında Türkçe'ye çevrilmiş.

Kitapla ilgili paragraf sonundaki linkte yer alan Radikal Kitap yorumunu okumanızı öneririm. Benim aynı şeyleri tekrar yazmama gerek yok. Bu kez biraz kolayına kaçayım. Radikal Kitap

Bu kitabı okumanızı öneririm. Büyüklere masallar tadındaki 13 hikayeden oluşuyor. 411 sayfa olmasına rağmen tez vakitte bitiyor.

Keyifli okumalar!